26 Mart 2011 Cumartesi

Cumartesi Kahvaltı Müziği - 26.03.2011

Haftaiçi İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin Seville Berberi temsilindeydi. Bu bana her zaman Bugs Bunny'yi de hatırlatıyor: Rabbit of Seville'i buradan izleyebilirsiniz. Olağanüstü bir temsildi, eğer olur da yakalayabilirseniz mutlaka izlemenizi tavsiye ederim: Kahvaltı müziğimizde bu hafta onun üvertürü var:

19 Mart 2011 Cumartesi

Cumartesi Kahvaltı Müziği - 19.03.2011

Bu hafta çok uzun saatler boyunca çalıştım, bu uzun gecelerde yanımda olan şarkıyı sizinle paylaşmak isterim, şarkı aynı zamanda benim için daha özel, eşimle evlendiğimiz gün salona bu şarkı eşliğinde girmiştik. klibin ortasında Enrico Macias'ın yarılmasına dikkat :)

Evet, Muhteşem Olimpia konseri ve Enrico Macias, Oh Guitarre, Guitarre





14 Mart 2011 Pazartesi

Canım Babamla İlk Derbi

TRT Spor'da yayınlanan Kupa Saati programı bu hafta Cuma günü Galatasaray - Fenerbahçe maçı için özel program yapacak. Bu kapsamda Galatasaray'lılardan ve Fenerbahçe'lilerden derbi anılarını göndermeleri istendi...

Bu Bloga başlarken kendi kendime, fanatiği olduğum futbol takımı ve fanatiği olduğum siyasi parti ile ilgili hiçbirşey yazmayayacağım diye söz vermiştim. Ama bu benim için çok önemli anıyı burada sizinle de paylaşmadan edemedim, o güne ait fotolarla buyrunuz :)

İstanbul Ali Sami Yen Stadı’ndan iyi akşamlar sayın seyirciler.. Küçüklüğümden beridir hep bu cümlenin sihirine inandım. Ne zaman bu cümleyi aklıma getirsem İzmir’de sarı-kırmızı bir kalp heyecanla çarptı. O zamanlar İzmir’in Süper Lig’de 2 takımının olduğu yıllar.. Her Ağustos ayında fikstürün belirlenmesi ile birlikte, Galatasaray’ın İzmir’e geleceği günleri işaretler heyecanla o günleri beklerdik..

Zaman geçti, futbol artık şifreli yayınlanmaya, İzmir’in o zamanki adıyla 1.Lig gediklisi takımları ise bir alt kümenin gediklisi olmaya başladı. Artık İzmir’de kahvede izlenebiliyordu maçlar.. Ne zaman Ali Sami Yen’de Galatasaray – Fenerbahçe maçı olsa babamla  “War Chant “ eşliğindeki atkı şovuna hasretle bakar, “mutlaka bir gün biz de o tribünlerde olacağız” diye söz verirdik birbirimize..

Her sene bunu demenin artık bir sonu geldi, çünkü ben okuldan mezun oldum ve çalıştığım yer beni İstanbul’a tayin etti. Ali Sami Yen’e gidebilirdim ama inatla o günü bekledim. Tarih 12.12.2004… Galatasaray – Fenerbahçe maçı.. Biletleri aldım, babam İzmir’den geldi ve yeni açık üst katta yerimizi aldık. Gündüz hava mükemmeldi ama Ali Sami Yen’in soğuğu ile de güneş batınca tanıştık. Yine de tüm tribünleri dolduran ve Necati’nin 55. dakika attığı golle beraber İzmir’de bir kısmını gördüğümüz “İstanbul seyircisi” ile beraber coştuk, eğlendik, karmakarışık olduk. Hatta o maçın gol sevinci Galatasaray’ın Unutulmaz Maçlar DVD’sinde de yer aldı. Çıkarken çevremizdeki bütün insanlar babama “Abi senin yol paranı bilet paranı karşılayalım her Fener maçında gel sen buraya” diyordu, babamın yüzünde de kocaman bir gülümseme.. Benden mutlusu var mı… Yıllardır konuştuğumuz hayal nihayet gerçek olmuş, üstelik bu hayali güzel  bir galibiyet ile süslemişiz…  


13 Mart 2011 Pazar

Cumartesi Kahvaltı Müziği - 12.03.2011

Biraz geciktiğimin farkındayım iş nedeniyle blogger'a girme şansım çok olmadı. Özürler diliyorum ama sizlere bu hafta için biraz tarz değiştirerek hafta içi gittiğim ve çok etkilendiğim Ana Moura'dan bir fado dinletiyorum.  Leva-me Aos Fados

8 Mart 2011 Salı

Üniversitede Kar Tatili..

Bugün Ankara'da çok şiddetli kar yağdı ve Eskişehir yolu üzerindeki kampüslerin en uzağı Başkent Üniversitesi yarın okulu tatil ettiğini duyurdu. Hacettepe zamanlarında belki de en heyecanla beklediğimiz zamanlardı, televizyonların başına koşardık kar yağdığı zamanlarda.

Yine böyle deli gibi kar yağdığı zamanlardan birisi, final haftası. Beytepe kampüsünden dönüş yolunda otobüs aşağıya süzülürken başladı kar yağışı. Yağmasından belli deli gibi tutacak. O zaman herkes hayallere daldı.. Oh yarın kesin tatil olur yırttık sınavdan. Hem de FİZMAT (Fizikte Matematiksel Yöntemler) sınavı ki, hazırlanmak için ekstra bir gün daha bulunmaz nimet.

Kendime güzel bir çay demledim, haberleri başladım seyretmeye. Ankara'da gittikçe şiddetlenen kar görüntüleri var, hatta ertesi günü bazı kamu kurumlarında bile yarı işgücü çalışacak diyorlar. Allaaaah değmeyin keyfime. haberler de geliyor, ODTÜ tatil, 10 dakika sonra Bilkent tatil.. Ohoooooo onlar tatil olduysa en uzağı biziz hem de dağ başındayız.. Biz de haydi haydi tatiliz.... Ya haberler bitti hala ses seda yok. O zaman internet şimdiki gibi olmayanı dövüyorlar modunda değil, ancak olan arkadaşlarımızda var, eğer o da internete bağlı değilse ara ki sorasın :) E o zaman internete 56k modemlerle dial-up bağlanıyorduk. Evin çocuğu internete girdiği anda o evin de dünya ile olan iletişimi kopardı :) Neyse aradım ben interneti olan bir arkadaşımı, o sürekli internetten kontrol edecek, bana haber verecek.. Ya gece 12 oldu hala ses seda yok. Sonra bana bir telefon başka bir arkadaşımdan. Olm Bikocan, okul son model kar küreme makineleri almış, tüm yollar açıkmış, sabaha kadar da çalışacakmış makineler. Okul yarın açık.. Ben de ne diorsun olm diye bir kükredim telefon başında.. Sonra telefonu kapar kapamaz hemen kitap başına.. Gelsin 3 bilinmeyenli denklemler, gitsin davul zarı problemleri :))))

Hala rüyamda senin bir dersin eksik bu da FİZMAT dersi diyorlarsa işte sebebi bu olaydır :)

5 Mart 2011 Cumartesi

Cumartesi Kahvaltı Müziği - 05.03.2011

Bugün 19. yüzyıl bestecilerinden Edvard Grieg'in Peer Gynt suitini konu edelim istedim. İşte muhteşem In The Hall of The Mountain King

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...