4 Haziran 2010 Cuma

Tenise Adanmış Bir Hayat.. Fahri İkiler...





Yıllaar, yıllar önce.. Daha tek basamaklı yaşlarımızdayız. TRT2 bile yok meydanda, sadece TRT var, numaralandırılmamış daha :) okuldan dönüşte tenis maçlarını veriyor televizyon ve ne zaman baksam, erkeklerde o kızıl saçlı almanı, bayanlarda da gözlüklü kadını görüyorum. Çocuk aklı işte, tenis dünyasında sadece bu ikisi maç yapıyormuş gibi geliyordu. Ve maçların değişmez spikeri. radyolink aracılığı ile sesini binbir aracın arkasından duyduğumuz ses..


1990’lı yıllara geldiğimizde artık tenis maçları, gerçekten ilgimizi çekmeye başlıyor, evet evet aynı kızıl saçlı Alman var. Ama bu sefer gözlüklü kadının karşısındaki genç, bayanlarda sazı eline almış durumda. Tabi ki kendisini tutuyoruz :) Fakat bir şekilde kuralları iyi bilmek gerekir ki ona karşı haksızlık yapılırsa, bağırarak itiraz edebilelim :) Nasıl yapacağız derken, çocukluğumdan gelen o ses imdadıma yetişiyor. Bütün kuralları arada anlatıyor, sporculara olan saygısı, sporcuları geçtim antrenörlerin hayatları konusunda bilgisi son derece iyi ve her maça çok titiz hazırlandığı o kadar belli ki. Sürekli sanki hiç kimse bu sporu bilmiyormuş gibi anlatıyor, adının Fahri İkiler olduğunu öğreniyorum. İşini sadece severek yapmıyor aynı zamanda tenis sporunun sevgisini herkese aşılamak bu ülkede bu sporu sevdirmek gibi bir misyon da edinmiş.

Yıllar yıllaaar geçti, yukarıda bahsettiğim kızıl saçlı Alman Boris Becker, gözlüklü kadın Martina Navratilova, karşısındaki genç kız Steffi Graf, Pete Sampras’lar, Andre Agassi’ler Courier’lar ve daha niceleri bu kortlardan geçti. Bizim nesil de tek basamaklı yaşları çoktan geride bıraktı, iş güç sahibi oldu ve saçları beyazlattı. Fakat sevgili Fahri İkiler halen gururla görevine devam ediyor, genç nesile bu sporu sevdirmek için çabalıyor. Bizler de sayesinde hem yüzümüzde bir gülümseme ile, hem de kulaklarımızın pası gidercesine tenis maçlarını izliyoruz. Yalnız arada eskiye özlemini de sık sık duyuyoruz. Hata yapan tenisçinin alkışlanmaması, seyircinin eskiden daha edepli ve saygılı olması gibi kavramları özlemle anıyor. Kendisine o kadar minnet duyuyorum ki. Benimle aynı yaşta ve tenisi seven ne kadar kişi tanıdıysam hepsinde emeği vardır Fahri İkiler’in.

TRT ve özel televizyonlar için maalesef onu bir eğitici olarak bunca yıldır kullanmamak bir utanç kaynağı olmalı. Başka kanallarda ya da TRT’nin başka spikerlerinden izlediğimiz tenis maçlarının hem de ellerinin altında internet olması, maçlar esnasında istatistiklerin önlerindeki bilgisayarlarda çeşit çeşit olmasına rağmen ne kadar sığ geçtiğini görüyoruz. Acilen bu misyonu devam ettirecek birileri yetişmeli, yoksa yakında hem çok geç olacak hem de yeni nesil tenis de neymiş be diye burun kıvırmaya devam edecek, Türkiye asla ve asla grand slam turnuvaları ana tablosuna doğrudan katılacak bir oyuncuya da sahip olamayacak. Ne diyelim Allah uzuuuuuun ömür verir inşallah ve o güzel, bilgi dolu sesten grand slamleri izlemeye devam ederiz.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...